Ana içeriğe atla

Yol Günlüğü

Bir başlangıç yapacak olursam, burada ki minicik yazıların hiçbiri yazmak için yazılmadı.Her yolculuk bir hikayeyse de İstanbul trafiğinde uzun hikayeleriniz hepinizin olmuştur.Bazen uyumak yerine şekillenir onlar.İş dönüşü kulağınıza gelen bir müzik bir hikaye anlatır, siz de dinlersiniz. İşte o fondaki 3 şarkının kahramanlarının 3 küçük hikayesi: 11 Kasım- Koşarken Konuşalamayanlar Buluşmalarımız,yetişmelerimiz var koşuyoruz.Acelemiz var hep,duramıyoruz. Sabredemeyen zihinlerimize yorgun bedenlerimiz eşlik ediyor düşüyoruz.Kalkmak için mücadele ederken yine bir telaşımız var,zamanımız yok.Koşarken farkına varamıyoruz duranların. E onlarda durduramıyor tabi.Karşılaşamıyoruz,tanışamıyoruz,yetişemiyoruz,bulamıyoruz... E o kadar yolu boşuna mı koştuk diye sorgulamalarımıza bile geç kalıyoruz.Başlatmak istediklerimiz bitiyor.Cam kenarı yolculukları yapıp uyumalarımız gibi farkına varamadığımız,kaçırdığımız çokça şey. Kavuşamadıklarımız olduğu gibi konuşamadıklarımız da kalıyor.
Ben çoktandır koşuyorum.Hala yetişemediğim ve bulamadığım çok şey var.Durabilir miyim,konuşabilir miyiz acaba? 9 Kasım- Biz uykudayken Boğaz konuşur. Köprüden geçerken fısıldayan şarkı kulağıma sanki, Boğazın anlatmak istedikleri gibiydi yorgundu bedenler iş çıkışı, herkeste bir bıkkınlık. Boğaz köprüsü ve bu şehir çok kalabalıkken yalnız gibiydi onlarda bıkmıştı.Ortak noktası çoktu insanlarla köprünün aslında. Yanından geçerken ona hayranlıkla bakan insanlar bir süre sonra uyur,onu unutur olmuşlardı.Her gün gördükleri bir şeyi sıradanlaştırmışlardı. Tıpkı hayatlarında değer verdikleri insanlar gibi... Şarkıyı birlikte dinlemek istedim köprüyle kalabalıklarda yalnızlaşma'nı'-'mızı' kutlayalım mı der gibi.
Aslında "Kış gelince ihtişamım ışıklardan" dedi. "Yoksa içimde o kadar çok ışığı sönmüş hikaye var ki." "Herkes beni değil yanıyor sandıkları ışıkları görüyordu, e tabi haliyle o da beni unutturuyordu.Ben olduğum yerde bekliyordum onlarsa geçip gidiyordu" dedi.Uyumadım bugün onu dinledim,içimi dinledim. Sahi mutlu muyuz köprü yoksa yorgun mu? Belki de sadece trafikteyizdir büyütmeyelim ha?Olsun bekliyoruz ama değil mi umutla.Güzel olanda beklemek bir şarkı fonda hemde seni görerek, uyumadan senle beklemek... 2 Kasım-1 gece de her şey değişir mi küçük kız? Fonda Travis-One night çalıyordu.En sevdiğim Travis şarkısı... Küçük bir kızın yolun kenarında etrafına çaresizce bakışlarıydı aslında fonda çalan onla karşılaşmamızın şerefine.
Zaaflarım varsa da çocuklar biraz daha farklıydı.Bir şey söylemesine bir şey istemesine gerek yoktu. Kim bilir nelerden kaçıp,kaçtıklarına sığınmıştı kocaman dünyasında ki beni bile yeniden yazmaya teşvik edecek küçük kızı bazen bende içimde saklasam da o onu hep ruhunda barındırıyordu. Biraz ilerisinde annesi olduğunu sandığım kadınla aralarında mesafe vardı.Belki en çok ona ihtiyaç duyduğu anda sanki arasına mesafe koymak isteyen oymuş gibi.Hem karamsar olmak isteyip hemde deli gibi seksek oynamak isteyen erken büyümüş o kız.Gözleri de pek çoğuna göre daha anlamlı bakarken,yüreğinde taşıdığı hikayelerse keşfedilmeyi bekliyordu.Biz yanından usulca geçtik.Usulca...Tıpkı farketsen de bir şey yapamayacak gibi çaresiz. Sahi çaresizlik kolay atlatılabiliyor muydu?Günde kaç bin kez çaresiz kalışlarımızı sayabiliyor muyduk? Şimdi geri dönüp o küçük kıza umut olabilmeyi istesem de şarkıda ki gibi mucizeler benim yanımda olmayacaktı. 'One night can change everything in your life... Gözlerinde bir gecenin her şeyi değiştirmesine ya da bir gecede her şeyin değişmesine ihtiyacı vardı. Sanılanın aksine One night can turn all your colors to white' en çok ihtiyacı olan seyi kulağımda ki şarkıda bulmuştum.Neden geceydi?Karanlıkta görmüştüm onu. Aslında siyahın için de beyazdı o. Gece insanların onu farketmesine ihtiyacı olmayacaktı.Onları umursamasına gerek olmayacaktı. Sadece uykuya ihtiyacı vardı bunu da ancak onu bekleyen gece gerçekleştirebilecekti... Hem belli mi olurdu bir gecede gözlerimizde her şey değişemez miydi?..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...