Ana içeriğe atla

Gaziantep Seyahati

İşe başlamadan önce ailemle kapanış tatilimi Egenin güzel yerlerine giderek ağzım kulaklarımda tamamlamıştım.Tarihler 9 Ocak 2016'yı gösterdiğinde bu kez yeni yılın ilk gezmesini  Güneydoğu'ya 5 gibi erken bir uçak saatiyle arkadaşlarımla karşılayacaktık. Haftasonunu iyi değerlendirme yollarından en iyisi bir şehri tanımak herşeyiyle...

Tabi yer Gaziantep olunca, o şehri tanımak bir yana dursun yemeklerinin farkına varmak temamız, bizi asıl heyecanlandıran olgu buydu. Yazıma başlamadan önce Gaziantep'te bulunan arkadaşım Hazal'a da tavsiyeler konusunda desteğinden dolayı teşekkür ederim:)

Kısıtlı zamanımız ve bilmediğimiz bir şehri keşfetme amacımız vardı. Hadi başlayalım o zaman keşfe.

Havaalanına sakin bir yolculuk sonrası indiğimizde şehre ulaşabilmek için turuncu otobüse bindik. (Kişi başı 6 TL(kart bedeli)) Yalnız bir uyarıda bulunmalıyım. Otobüse, tramvaya binerken muhakkak Kart 27 alın ve doldurarak kullanın. Emine Göğüş Müzesi, Gaziantep kent müzesi, Gaziantep kalesi gibi pek çok yeri gezerken kullanabilirsiniz. Zira almazsanız tek gidişlik kartlar(Bedeli: 2.75 TL) daha maliyetli olacaktır.
Ama diyelim ki ne tek kullanımlık bilet, ne de kart almadan bindiniz. Otobüs şoförü sizi bayilerde indirip, temin etme imkanını verecektir.

İnsanlar çok misafirperverler. Kimle tanışıp, konuştuysak evine yemeğe buyur etti. Ancak bir yol tarifi alma maceralarımız var ki evlere şenlik:) Çünkü halk çok misafirperver ama sizin bilmediğinizi düşünerek bir yol tarifi yapmayabiliyor. Bu yüzden komik bir gidilecek yer arayışının içinde bulabilirsiniz kendinizi.

Şehrin iki yüzü var. Bir yüzü yeni evler ve sakin,temiz sokaklar-ki kaldığımız yer çevresi bu şekildeydi bir yüzü tarihi dar ara sokaklı benim asıl Gaziantep'i hissettiğim taş evleri.Hele o ara sokaklarda çocuklar cıvıl cıvıl.Yolumuzu uzatıp iyi ki oralardan geçmişiz dedim.Sizde yolunuz düşerse çarşıya ya da kaleye gitmek için ara sokaklarda kaybolun derim:)

Bu arada biz yine bir klasik DSİ'de kaldık. Adana'da olduğu gibi burada da merkezi sayılmasa da güzel bir güzergah üzerinde olması vesilesiyle tavsiye edebilirim özellikle de hem maliyeti düşük, hem rahat ve güvenilir olsun diyenlere önerilir:) (Tabi öğrenciliğiniz devam ediyorsa biraz daha fazla önerilir.:) )

Gaziantep'in genel  yüzü sayılmasa da şehirleşmenin henüz yaygın olmadığı, bize yine bir yol macerası yaşatan Zeugma mozaik müzesine yaya olarak gidip, pek çok detayla karşılaştığımız aşağıda ki manzara da başka bir boyut. Tıpkı İstanbul gibi her türlü dokuyu barındırıyor Gaziantep.

Gelelim ilk gün çarşı pazar gezmelerimize. Çarşılar birbirleriyle nizami, iç içe ve cıvıl cıvıl.
- Bakırcılar Çarşısı: Seçmek zor olsa da buralara gelmişken en azından bir bakır cezve almak istersiniz hele ki o el emeğini düşününce bir de pazarlık payı olunca biz epey zorlanmıştık baştan söyleyim. (Fiyatlar, ürün boyutu ve pazarlık durumunuza göre(e işletme mezunu olmanın avantajlarını kullanıyoruz diyelim:)) değişiklik gösterse de 10 TL-40 TL arasında kaliteli bir bakır cezve alabilirsiniz. Ayrıca tarihi Antep kurabiyesinin tahta kaşıklarını, bakır sahanları, fincanları,tepsileri ve pek çok güzel ürünü bulabilirsiniz. Hatta nasıl zahmetli olduğunu çok eski bir bakır dükkanına girip, yapımına şahit olarak öğrenebilirsiniz.

-Elmacı(Almacı) Pazarı: Benim çarşıda ki favori mekanlarımdan biriydi diyebilirim.Baharatlarından, kuruyemişine,kuru patlıcanından, sumak ekşisine, kurutulmuş meyvesinden ev yapımı doğal salçalarına herşey burda. İkramın böylesini başka bir yerde görür müsünüz bilmem(karnınızı doyuracağınız derece:)), paranızın yüklüce bir miktarını burada seve seve harcayacağınızı ve bu ürünlerin internetten de siparişle temin edeceğinizi söyleyebilirim.(Bunu ister istemez yapmak isteyeceksiniz.) Geri kalan şölene yaşayarak tanık olun.

-Tarihi zincirli bedesten: İstanbul kapalı çarşısı olmasa da küçük,sevimli ve hediyelik eşyalarla dönebileceğiniz bir yer. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Zeugma müzesinde Dilek Hanif defilesi de olan tarihi kutnu kumaşını da burada bulabilirsiniz.

Ayrıca tütüncüler çarşısı, ve pek çok şirin hanı da bulabilirsiniz. Bir de yol üzerinde ki sayıca fazla hamamlarda dikkatinizi çekecektir:)

-Tahmis Kahvecisi (Menengiç kahvesi- Zahter çayı)
Bence Gaziantep'e özgü bu tada ilk başta yabancı gelecekseniz de eve de alıyım diyip, içmeye devam ederseniz bu çok şeye faydalı kahveyi seveceksiniz. Böyle tarihi ve kalabalık bir mekanda menengiç kahvesi(yabani fıstıktan yapılan kıvamı macun gibi olan) içmeden dönmeyin. Zahter çayıysa çok yedim, midem ağrıdıcılara tavsiye bizim oralarda dağ kekiği denen bitkinin çayıdır.

Gelelim yemeklere. Beğeni sırama göre gitmeyeceğim. Yemek yeme sıramıza göre yazacağım ancak siz hangilerini daha çok beğendiğimi yazıda ki detaydan anlayacaksınızdır:) 

-Çulçuoğlu Et Lokantası:
İlk yemeği burada yedik aslında biraz rastlantı ve esnaf tavsiyesi üzerine. Ben beğendim yörenin kendine has tadı çorbasından simit kebabına ve kuşbaşı etine kadar var. Bence etler başarılıydı. Ki zaten yerli halkın önerisi kötü olabilir mi sizce?:) Tavsiye edilir. ( Çorba, cacık, çay, salata yan ürünler ikram olup karışık kebap(seçeceğiniz 2 tanesi) 24 TL'dir. Çok güzel doyarsınız. Benim burdaki favorim lokum gibi kuşbaşısıdır.


-İmam Çağdaş:

Çulcuoğlundan kalkıp İmam Çağdaş'a gidecek kadar cesurduk:) Ki bence böyle yerlere geliyorsanız bütün tavsiyelere kulak vermelisiniz. Tatlıya yer ayırmıştık zaten:) Lahmacunda ekürisi oldu. Bence baklavalar anlatıldığı kadar başarılıydı lahmacun için bir şey diyemeceğim. Antep'te güzel yemek yiyememek zor zaten:)

Detaylı bilgi için: http://www.imamcagdas.com/

Yemeklerden gidiyoruz diye son gün maceramızdan bahsederek yemek kapanışımızı Kasap Halil Usta et lokantasıyla yapacağım.

-Kasap Halil Usta Et Lokantası
Zeugma mozaik müzesinden sonra(Pazar günü) Halil Usta'nın kapalı olmasını öğrenmemizle benim hayal kırıklığımı tahmin edemezsiniz. O ki duyumlarıma göre Türkiye'nin en iyi kebapçısı olarak geçen yere gidemeyecektik. Ama bunun yaşadığımız en güzel tesadüf olduğuna inanıyorum ki taksiye atlayıp, karnımız çok aç, taksicinin bir kebapçıya götürmesini isteyerek ama mutsuz bir şekilde yol aldıktan sonra gitmeyi düşündüğümüz yerin yakının da Şahinbey'de o da ne Halil Usta'nın yeni yeri. O an mutluluğumuzun tarifi yoktur. Gidin yiyin derim efenim. Fazla söze gerek yoktur bence. Yediğim en güzel lahmacunda, lezzetli kebapta, tatlının baymayanı peynirli, fıstıklı pidede geçer nottur denilenler kadar. Vedat Milör'e de saygılar:)
Detaylı bilgi için: http://www.kasaphalilusta.com.tr/

-Çelebioğulları Kuruyemiş/ Çelebioğulları Baklava

 Baklavası iyi olmayan bir yer yok yok! Yan yana hem kuruyemişçisi hem baklavacısı. Biz beğendik, ikram sever olduklarını söylememe de gerek yok artık herhalde. Kuruyemişcisinde ki fitiller of of. Bakliyat bile aldırttı bura bana o kadar iştah açıcı herşeyi:) Doğal şeker, doğal mamul, doğal tereyağ ve bol fıstık. Israrla yiyiniz:)
Detaylı bilgi için: http://www.celebiogullari.com.tr/

-Vee Koçak Baklava*

Allah'ım sana geliyorum'lu cümleler kurdurtabilir. Fazla yorum yapamayacağım zira biz İstanbul'dan sipariş vermeyi düşünengillerdeniz ısrarla değil muhakkak yiyin, alın herkesi mutlu edin!..

Bunların dışında Güllüoğlu, Zeki İnal, katmercileri, tatlıcıları hepsi güzel hangisini yerseniz yiyin. Ben favorilerimizi özellikle finalde belirttiğimi yıldızlı olarak işaretleyerek sundum tercih sizin.

Detaylı bilgi ve sipariş için: http://www.kocakbaklava.com.tr/

Not: Katmerci Zekeriya usta içimde uktedir. Orası da yine tavsiye dahilindedir.

MÜZELER
Gaziantep Kalesi
Sadece yemek mi tam bir müze cenneti burası. Kaleden başlayalım o halde gelin. Kale tadilatta ancak kale içindeki savaş müzesi açık ve muhakkak bu büyüleyici Gaziantep tarihini bir nebzede olsun anlamak için muhakkak görmelisiniz.

Emine Göğüş Mutfak Müzesi

Açken gitmeyin uyarımla başlayım. Bu zengin mutfakla ilgili pek çok şey öğreneceksiniz hatta şaşıracaksınız.(Giriş 50 kr)

Meyveden yemek olmaz demeyin.Kayısıdan yapılan Çir aşı, erik tavası, özbek pilavı,şiveydiz,omaç, börk aşı, elma tavası daha ne yöresel yemeklerin tarihi var.

Ve finali Zeugma Müzesi ile yapalım. Ama Dünyanın en büyük 4. hayvanat bahçesine bizim zamanımız kalmadıysada siz gidin. Bunun dışında oyuncak müzesi, cam müzesi gibi daha pek çok müzesini ziyaret edebilirsiniz. Hayvanat bahçesine tramvay ile ulaşabilirsiniz:)

ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ

Bence buraya geldiyseniz muhakkak görmelisiniz. Burayı anlatmıyorum zira görünce etkisi artan müzelerden.Müze kart ve İş Bankası Maximum kart girişi ücretsiz. (Kartsız giriş 10 TL)



Not: Havaalanında bir restoran var oranında yemekleri gayet güzel. Üstelik Güllüoğlu'nun havaalanında da olması aklınızda bulunsun.

Ve daha pek çok yemek, gidilecek yer için şehirde bir araçla gezinirseniz daha verim alabilirsiniz. Aklımda kalanlarıyla, gördüklerimle medeniyetin beşiği, yemeklerin atası Gaziantep biliyorum bir daha görüşeceğiz!

Umarım faydası olur. Herkese mutlu seyahatlar. :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...