Ana içeriğe atla

Ankara: Bir gri renge kaçış hikayesi

"En az yaşanan en çok hatırlanır." - Barış Bıçakçı (Veciz Sözler)


16.12.2017 saatler sabah 6'yı gösterdiğinde havaalanında çoğu insanı heyecanlandırmayan oysa benim iple çektiğim günübirlik seyahatte, seyahatin aranan ismi, en yakın arkadaşlarımdan Bersu ile unutamayacağım bir günü kendime hediye edecektim.
Rötarlı bir yolculuk Aralık ayında Ankara'ya normaldi, o da ne yerler de ki kar mı? Ama bu şehir kış şehri, böylesi güzeldi ki öğleden sonra tam gezilecek hava bize hediyesiydi. ☃☄

O zaman hazırsanız değerli okuyucular, yol tarifleriyle şahsına münhasır insanların, geniş sokaklı yolların, adım başı öğrenci, adım başı memur, değişik güzergahlı minibüslerin, bütçe zamanına denk getirdiğimiz meclisin, pek çok ilkin, her durakta alışveriş merkezi olsa da keşfi bekleyen, tarihiyle etkileyen yerleriyle, (-) derecelerde olsada sıcacık karşılayan, denizi olmasa da bizi bir şeyiyle bağlayan, bir şarkı Ankara'ya hoş geldik ❤

Tavsiyemiz odur ki Tren ile seyahat sonrası metro ulaşımı çok daha kolay olacaktır. Diğer türlü uçak seyahatinde Kızılay pusulanız olsun. (Pursaklar, havaalanına en yakın nokta.- Havaş'la 25 dk.-ilk durak) 
  • 2.durak: Aydınlıkevler 3.durak: Keçiören 4.durak: Tren Garı ve Kızılay(Havaalanından çıkış: 08.55- Kızılaya Varış: 09.37)
Kuğulu Park:
İlk durak Kuğulu Park. Ancak öncesinde Havaş'tan Kızılay'da inmesi gereken bünyelerimizin AŞTİ'ye püskürtülmesi ve bu sayede Dışişleri Bakanlığı'na kadar devlet binalarının görülmesi gezinin dolu dolu olacağının göstergesiydi :)

Huzurlu, 'Al kitabını otur banka'lık, kıyaslama yapmayacağım her yerin başka güzel yanı var ancak beklentiniz kitap, bank, kuğular üçlüsü ile şekillensin.

Tunalı Hilmi Caddesi:



Vega ne güzel demiş;

"Tunalı'da gezinirken biz de bir kahvaltının tutkusu,
 Acıkanlardan/sevenlerden biri ben, arkada bıraktığım sen,
 Kim olduğunu biliyorsan söylesen,
 Ah yağmur dönerken kara şarkılar var falımda,
Hepsi sana, hepsi sana bu gece Ankara"

Ha biz bu çok sevdiğimiz şarkıya kliplerde çektik. Zaten eksik kalmamalıydı bu durum :)

Çünkü çok acıkmışlar, şarkıda bile önden gidiyorlardı :) 
                                      

Tam da bunu yaptık, çok acıkmıştık, tıpkı Ankara'nın yerlisi gibi girdik Tunalı Hilmi'nin yokuşlu bir sokağına, bulduk içi bir otantik, dışı bir bahçe güzel Botanica Cafe, kahvaltının tutkusuna kulak verdik. Arkada bırakılanlar, kim olduğunu söylemeyenleri unuttuk :) (Serpme Kahvaltı: 25 TL) - Hem uygun hem güzel, hem Tunalı'da tavsiye ederiz.





Ruhlar dinlenmek, demlenmek ister, bu caddede çok güzel kafeler mevcut, dinlenmek ve demlenmek için.



İlk Meclis:
Bütçe çalışmalarından TBMM'ye giremeyecek olan biz Kurtuluş Savaşı müzesi ile çabuk biten ama uğranması gereken ilk meclisi turladık. (Giriş öğrenci ve öğretmene ücretsiz, sivil : 2 TL)

Ulus:
Eski Ankara, Ankara'nın diğer yüzü sanki. Çarşısı Gaziantep Bakırcılar çarşısının küçük versiyonu gibi. Tamam tamam kıyas yok :) 2015 milli Piyango'nun çıktığı büfeyi barındırıyor, şahsen ben bilet aldım. Demedi demeyin :)
Ankara kalesi görüntüde duruyorsa da bizde durak belli:

Ulucanlar Cezaevi:
Minibüs maceramızı geçersek iyi ki Bersu burayı öncelikli yerlerimizden birine saklamış. ☺
Nasıl anlatsam nereden başlasam var hikayelerimin hep bir yerinde ora burası işte. Çok özet olacak ama bence görülmesi gerekiyor, solunması gerekiyor öyle bir yer...
Ses cihazıyla, tarihe tanıklık etmeniz sağlayacak sesli rehber ile geziye devam etmenizi tavsiye ederim.
Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz; Deniz Gezmiş, Erdal Eren, Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan...
Bir dili olsa konuşur Dar Ağacı
Necip Fazıl Kısakürek, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Ahmed Arif, Fakir Baykurt, İpek Çalışlar, Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu buranın havasını soludu.

Nazım'ın şiirlerine konu olan Hilton koğuşu... Piraye'ye burada yazdığı mektuplar...

Dar koridorlar, loş ışıklar, demir kapılı tek odalı hücreler, zindanlar, tarihten fotoğraflarla hala canlı avlular...

5 yaşındaki küçük bir çocuğun gözünden anlatılan Uçurtmayı Vurmasınlar burada çekildi. Ah o ne güzel filmdir...
Eğitim ve Kültür Salonunda belgesellerle yaşananlar sergileniyor, muhakkak biraz izlemelisiniz.


































Hele o 7. koğuş. İsmini Yılmaz Güney'in verdiği Şeftali Sokağı... Öyle ki Bir şeftali bin şeftali kitabından ilhamlanan hikayesi.


Çok etkileyici bu gezinin kapanışını, Ahmed Arif'in burada yazdığı "Hasretinden Prangalar eskittim..." ile noktalamak isterim.
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir dünya
Bir ben uyumadım
Kaç leylim bahar
Hasretinden prangalar eskittim
Saçlarına kan gülleri takayım
Bir o yana, bir bu yana
Seni bağırabilsem seni
Dipsiz kuyulara, akan yıldıza
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına,
Düşmüş bir kibrit çöpüne...

Anıtkabir



Ankara deyince heybetiyle ne gelir akla önce tabi ki Atam ve Anıtkabiri... Ne güzelsin her yerden. Gezinin klasiği işte.Çok açıklamaya gerek yok.
Anıtkabir'den çıkınca Milli Kütüphane'ye yürüyoruz, biraz arası var. Milli Kütüphane metrosundan Ego kartımızla( 2,5 TL) Abiminde sıralarını aşındırdığı, Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünün metro durağına ulaşıyoruz.



Ve Çayyolu'na doğru Beysukent yolculuğumuzla(545 nolu otobüs) bambaşka bir Ankara silüetinde Nona Brigaderio :)

Brezilyalı Nona'nın eşi Türk. Bersu için en heyecan verici an,  ancak sipariş üzerine tatlı yapıyor olmaları üzse de bence yine de bir sürü güzel anı ile ayrılacaktık tabi eller boş değil :)

Türkiye'de sadece Ankara'da Brigaderio üretimi mevcut. Nedir bu derseniz, bir Brezilya tatlısı efendim. Çılgınız kabul, ama bence hayat bu çılgınlıklarla güzel değil mi zaten :)

Aslında benim Nona ile tanışmam geçen  yıl Bersu'nun doğum gününe dayanıyor, bu butik işletmeyi
internette keşfim ancak bir türlü tanışamamamız o güne kısmet ve sıcacık ağırlamalı hemde dilekli olcaktı. (Not: Biraz fazla para harcayabilirsiniz, bu kısımda tedarikli gitmenizi tavsiye ederiz zira brigaderio hele o brigaderiolu macaron, doğal çeşit çeşit çikolatalar nefis alışveriş için tedarikli olmak şart :)) (Her bütçeye göre bir şey bulabilirsiniz, bulamasanız da işletme sahibi var dünya tatlısı yetecektir o ☺❤)

Söğütözü- Çukurambar- Akşam yemeği için dönüş öncesi Cafe arayışındaki bünyemize mecburiyetten Armada Avm :)

Şimdi bu popüler Avm'ler den birinin ziyareti olmasa bu gezi nasıl tam olacak? Güzeldi, tabi biz Avm insanı değiliz kültür gezilerinde. En azından benim bünyem tarihi dokuyu tercih etse de Aşti'ye 5 dk'da ışınlanma mesafesinde bu devasa yapıda akşam yemeğini yiyip, telefonları şarj etmek için bulunmamız gerekmekteydi.
AŞTİ :) Havaalanına giden yol Aşti'den geçer.
Günübirlik gezimizde bir Gaziosmanpaşa Caddesi, Beypazarı, Gölbaşı, Sincan, Keçiören filan eksik kalsa da uzun seyahate taş çıkarır günübirlikten bu kadar.

Bir başka kısa, uzun soluklu farketmez ama taslağımda kalmamış, hepinize ulaşmış hikayelerde görüşmek üzere.. :)

Mutlu seyahatler. :) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...