Ana içeriğe atla

Kapadokya seyahati

Aslında Kapadokya gezimin üzerinden tam 4 ay geçti ama etkisi çok uzun yıllar benimle birlikte ihtiva olacak cinsten.Her yerini görememiş olsam da sizlerle oraya gittiğinizde naçizane sevebileceğinizi düşündüğüm bir kaç yerini paylaşmak istiyorum:

Not: Mayıs ayı bizim gezimizin başladığı tarih.Yani havalar sıcaktı.Buraya gelecekseniz sıcakta gelmeniz keyfini çıkarmak için daha uygun olacaktır.Ama dedemler kışın gitmişlerdi karlar altında da bir başka güzel buralar.Bir de içimde kalan bir ukde balon keyfini yaşamak isterseniz biraz pahalı da olsa burası onun için biçilmiş bir kaftan.Ya da en azından sabah erken kalkıp,balonları kalkış yerinden izleyebilirsiniz.(Saat sabah 5 gibi gitmenizde fayda var.Biz biraz geç gittiğimizden gittiğimizden bir kaç balona rastlayabilmiştikAma seyretmesi bile keyifliydi.)
'Bir sonraki seyahatim buraya daha uzun olsun.' dileklerim arasındadır.

Gezinin otobüs seyahati kısmı sınıf arkadaşımla çok keyifliydi.Zaten hepimiz aynı üniversiteden çoğunluğumuz aynı servisten öğrenciler olunca(Kocaeli Üniversitesi'ne İstanbul'dan gelen öğrenciler/Saygı Marmara Tur) ayrı bir güzel olmuştu.Ama Nevşehir'e gelmeden önce Tuz gölünün gökyüzüyle bütünleşmiş mavi yüzünü görmek bana gün aydınımı veren,günün en güzellerindendi.Biz geçmekle yetinsek de Tuz gölü kesinlikle uğranması gereken bir yer.

Otel olarak turumuzla anlaşmalı Born Otel'de kaldık.Burası çok eski olmasından mı atmosferinin kendi evim gibi hissettirmesinden mi bilinmez çok sevdiğim bir yer oldu.Ama diğer otellerde çok güzel,tarihi bir dokuya sahip.



1)Asmalı Konak: Geziye pek çok tur burayı dahil eder.E ne de olsa uzun zaman evlere konuk olan bir dizidir.Özellikle konağın arka tarafındaki dar sokaklar bence tam bir sanat eseri.Yolunuz düşerse buraya uğramadan geçmeyin.(İçeriye girişte 2 YTL alıyorlardı.Konağın mutfağı ve bir kaç odası muhafaza edilmiş şekilde.)



 Ayrıca buradan da hediyelik eşya alabilirsiniz.Özellikle anahtarlık gibi küçük türev parçalar uygun.Bir de boncuklardan ilginç şeyler yapan teyzeler, size almasanız da bir şeyler denetecektir.(Şekil A) :)
Şekil A

Sadece Asmalı Konak dizisi çekilmedi bu topraklarda tabi.Akşam gezintimizde Yer Gök Aşk dizisinin konağına da rastlamıştık.(Resimde: Hancıoğlu Holding)


2)Güvercinlik vadisi:

Burayı çok sevmiştim.Uçhisar'dan Göreme'ye kadar uzanan bu vadide adından belli olduğu üzere bolca güvercinlik var.Doğu tarafında da çokça güvercin bulunmaktaymış.Özellikle bir ev vardı resimde gördüğünüz kapısında durduğum, o gün saksılarla bezeli bu evde yaşayan insanların ne kadar şanslı olduğunu anlamıştım.
3) Aşk Vadisi(Bağlıdere)

Sıralamada öncelikle gittiğimiz bir yer değildi enteresan peri bacalarına sahip Göreme-Avanos arasında kalan Aşk vadisi.Arabaya ihtiyaç var buraya gelebilmek için sanıyorum konum olarak çok merkezi değil gibiydi.Çoğu turda uğramıyormuş.Ancak eğer bir daha yolum düşerse öncelikle gitmem gereken yer olur.Çok sevdim burayı ve belki birazda eğlendim:)


4)Uçhisar Kalesi:
Uçhisar Kalesi Kapadokya'nın zirve noktası ve en güzel kalesi zira şehir silüeti buradan çok güzel görünüyor.Muhakkak ziyaret edilmesi gereken nokta.Kaleye çıkışta 3 YTL gibi cüzi bir meblağ.Ama kaleye çıkmam yine de uğrarım derseniz çevresinde çok güzel görünen peri bacaları manzaraları size eşlik edecektir.
Tabi gelmişken kaleye çıkmamak olmazdı.Zaten bazı güzelliklerimizin farkına turistler bizden önce varmışlar bile.Çok kalabalık olan burada en çok Alman ve Japon turist fazlalığı dikkatimi çekmişti.


5)Kaymaklı Yer Altı Şehri:

Kesinlikle ama kesinlikle gelinmeli buraya.Yer altında yaşamanın ya da çalışmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmek için var sanki.Dış dünyada oksijeni özleyeceksiniz belki yarım saat,45 dakikada ama çok şeyde kazanmış olarak ayrılacaksınız...(Not:Bir rehber yardımıyla gezerken buranın hikayesini dinlemek çok daha etkili oluyor.)

6)Hanodası (Restoran)
Burası mola vermek isterseniz atmosferiyle restorandan çok daha fazlasını sunacaktır.Biz yemeklerini tadamadık ama gezme fırsatı bulmuştuk.Sanki saklambaç oynamak,huzura dalmak için var burada her bir karış.

Ve Şehir... 
Bizim şansımız öğrenci servis turuyla gitmek olduğundan bence şehri keşfetmek içinde yeterince şans tanınmıştı.Şehrin merkezinde alışveriş yapmak,yemek yemek için ve birazda ara sokaklarında gezmek hatta çatılara çıkmak içinde yeterince vakit gerçekten unutulmaz anılarınızın kalmasına sebep:)

                             

7)Avanos-Kapadokya Seramik:
Buralara kadar gelip de çanak,çömlek alışverişi yapmadan,uygulamasını izleyip,hakkında bilgi almadan olmazdı.Biz o gün oldukça yoğun bir sezondan dolayı epey seramikçi gezip,nihayet bir tanesinde karar kılabilmiştik.

8)Tunasan Şarap Fabrikası:
Şarap tadım ve satış noktası.Ancak burada şarap dışında çok lezzetli üzüm suları,baharatlarda bulmanız mümkün.

Ve Yemek:
Yer ismi vermeden burada muhakkak yenmesi gereken şey Nevşehir'in meşhur testi kebabı.Restoranlarda oranın yerlisi olmadığınızı belirtince kırmanıza izin veriyorlar ve yemeğinizi uygulamalı yiyebiliyorsunuz. :) Bunun dışında bir börekçisine uğramıştık bunda isim vermem gerekirse(Nazar börek)buranın gözlemelerini çok sevmiştim.Zaten mekanların hemen hepsinde tarihi dokuyu göreceksiniz.

Ve Hediyelik eşyalar:

O kadar güzel şeyler var ki.Ama özellikle el işçiliği olan şeyleri öneririm. Yöresel oyuncak bebekleri,tabi ki daha büyük bir hediye olan kilimleri,nazar boncukları,iğne oyası kolyeleri (ki işçiliğin çok güzel halini sunmuşlar.),çömlekleri,çemberleri, yine daha büyük hediye olan burada bir pasaj halinde bulabileceğiniz gümüşleri,hele doğal sürmeleri(Asmalı Konak dizisinde konak halkının sürmecisi çok iyi bir işletmeci de hediyelikçiler de rastlayabilirsiniz.) ve küçük süs eşyaları...

                              
          

9)Hacı Bektaşi Veli Müzesi:
Eve dönüşümüzde uğradık.Ankara-Kırşehir-Nevşehir yolu üzerinde.Sadece diyebileceğim gelin ve görün...
Not:Burada da dayanamayıp alacağınız gümüş,bakır kahve takımları ve Hacı Bektaşi Veli-Pir Sultan Abdal gibi halk ozanlarının sözlerinin yazdığı minyatür hediyelik eşyaları olacaktır.


Eminim ki bahsedemediğim pek çok yer oldu bu anı-gezi yazısında. Ama üzerinden 4 ay geçmişken böyle etki bırakan bir yeri ilk tazeliğinde hissettiğinizde eminim birikimleriniz çok daha fazlası olacaktır...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...