Ana içeriğe atla

Sonbaharın kışa evrilmesi

Yazıyı okumanızı istediğim şarkıyı üstteki müzik kutumdan bağımsız aşağıya ekliyorum:

"Slow down take your time. It will be all right...
You do the best you can. As it have to be great "




Büyük bir deprem haberi, bitmeyen Covid haberleri,  "Bize gelmez" dediğimiz o sürecin en yakınıma, nefesime, ruhuma gelmesi…

Derinliği olan bir mevsim Sonbahar. Ekim'in başında yeni yaş ile açılışı sağlam yapardım her yıl.. Yeni kararlar, yeni adımlar atardım.  Çok sevdiğim bir sinema filmine bilet almak gibi bir histi onla gelen yenilenişler, denk gelişler, büyürken bir yandan devam eden keşifler... 

Yazmaya ara vermezdim elbette hatta hayatıma giren yeni karakterlerle, hikayemin önemli yan karakterlerini çeşitlendirirdim her sonbahar.

İzmir depremi, tarihler 30 Ekim'i gösterirken… Güzel Ekim'im beni en az üzen ayım; finalinde kışa doğru bir haber veriyordu. "Yaşam ölüme çok yakın, aldığın nefesin farkında mısın?" 

Farkındalık aylarında önemli olaylar gelişirdi tıpkı Şubat 2020'de Almanya'dan abimden dönerken Covid-19 haberlerinin zirve yapacağı aylara az kala; yaşamın, nefeslerimizin, evrenin, doğanın, hayvanların, sistemlerin aslımızın ritminin değişmesi gibi... Dünya değişiyordu elbette biz de değişmek zorundaydık. Her yıl büyüdüğümü hissetsem de bu yıl büyümeyi daha koyu hissetmek garantili geçecekti.

<<Kaybedecektim, ağlayacaktım, pişman olacak ve hayal kırıklıklarına sarılacaktım.>>
<<Kazanacaktım, gülecektim, kendimle gurur duyacak ve hayallerime ortaklar bulacaktım.>>

'Neden zıtlıklar silsilesi olarak yazdın Aslı' dediğinizi duyar gibiyim. "Her şey zıddıyla kaimdir" Zıtlıkları en çok yaşadığım bu yılın, 'Büyüyorsun aferin Aslı' deme şeklini saygıyla karşılıyordum, karşılıyorduk.

Her mevsim kendi içerisinde diğer mevsimi barındırırdı, umut dediğimiz zıtlıkları içerirdi, acılar sonunda gelecek kahkahaları arzulardı. Mutluluklar mutsuzluklara tutunarak çoğalırdı.

Gelişen bu iki önemli olayın kahramanlarından biriyim. Bir virüsü ağırlıyorum içimde, zira içimde ki edebiyattan ağır hasar alacak virüs buna eminim :) Merak etmeyin geçecek, hepimiz atlatacağız. Kalıcı hasarlarla ruhlarımızda mevcudiyetini sağlayacağı bir alan tanımayacağız!.. Ne babam ne ben...

Nefesime geldi, nefesim depremde ki küçük çocukların görüntüleriyle kesilirken bir virüs mücadelesi başlatmışız farkında olmadan içimizde: Babam hastanede ben hikayelerimin odasında...

Ben planlar yaparken hayatın benim için yaptığı planlara habersiz yakalanmaya alışıktım, yine de şaşkınlığım alışık olmanın ötesindeydi.

Teşekkür ettim bolca, şükür muhtevasıyla hayatımdaki insanların varlığını en çok hissettiğim aydı Kasım, yalnızca 3 günde. 

Bioenerji uzmanı, hayatımın dönüm noktasının 31 Ekim ile birlikte geleceğini söylemişti. Pozitif anlar beklerken negatifin içindeki dönüm noktalarını farketmem çok zaman almayacaktı.

8 Kasım ise kışın başlangıcı… Önemli olayları barındıran sonbaharım, kışa evrilmeye az kala her mevsimin güzelliğini hissettirdiği gibi gelecekti. Gelecek olan sevgili kış, hala umut eden Pollyanna'yı salmadım Aslı'mın içinden. Gelişen her olumsuz olayda bıraksaydım kendimi, Aslımla gülerek nasıl karşılardık senin gidişinle baharın gelişini.

Her mevsimi seviyorum bana getirdikleriyle, yalnız bir istirhamım var kıştan götürmek için gelme, götüreceksen getirdiklerinle sevindirerek sonlandır süreci.

Her şeye rağmen öğretilere, minnetlere gebe olmalı gelişin ve artık özgürlüğü hissetmemize izin vererek bu yıla imzanı atabilirsin. 

Finalinde de bir şarkı bırakıyorum bazen adetimdir, bu sefer  bu yazının finaline yaraşır her satırı nefis olan Morcheeba-Enjoy the Ride…

"The stones that you are walking on have gone...
Stop chasing shadows just enjoy the ride..."


Sevgi, sağlık ve özlemle selamlar!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...