Ana içeriğe atla

2020

2020... Öncesinde seni karşılarken ne umutlar, ne hasretlerle yazdım, yazdık gelişini. 

2019- Aralık sonlarında biraz zorlu bir döngüdeydim. Hayatımdaki insanların anlamını sorgularken kendimi biraz halsiz hatta 28 Aralık günü hastanede tahlil sırasında bulacaktım. İlk kez halsizlik, bulantı ve hastalıkla bir yeni yıl karşılayacaktım o zaman anlamıştım 2020 çetin geçecekti…

14 Ocak'ta yıllar sonra İzmit'e canım Umuttepe'ye, tez jürim için dışardan gelecek değerli hocamın yanına evraksal işlemler için giderken 4 güzel yılımı bir amfinin önünde anacak, merdivenlerinden sürekli sürekli olarak anıları yad ederek inip çıkacaktım, hatta birkaç hocam ile bir çay sohbetinde buluşacaktım güzel fakültemde….

Üniversite zamanları pek çok döneme göre anlamlıdır, içindeyken fark etmezsiniz ancak yıllar sonra tekrar anılarla kesişince yollarınız 'Ah gençlik' deyip içinizden o heyecanlı kıza söyleyecekleriniz vardır, benimde vardı. İçimden o Aslı'ma "Büyüdün ama hala heyecanın içinde bir yerlerde, onu hep koru." diyerek vedalaştık güzel Umuttepem ile.. Ondandır okuldan döner dönmez "I'm still Remembering" açmıştım The Cranberries'tan. Geçmiş güzel günlere özlem duyduğumda hep yaptığım gibi… Buraya da bırakıyorum:


Not: Benim yoğun olarak taşıdığım 'Hava' elementinin dönemine girdiğimiz bu günlerde ve etkisini sürdüreceği 2 yıl boyunca geçmişle ve özellikle kötü anlarımızla vedalaşmamız gerektiğini söyler, yenilen der uzmanlar, belirtmek isterim. :)

*18 Ocak'ta gittiğimiz 'Kahvede Şenlik Var' tiyatrosunda baş karakterimiz kahvecinin attığı kağıt uçağın üzerime düşmesi tesadüf değildi. Tiyatronun konusunu bilenler anlayacaktır ama umutsuz bir kahvecinin umudunun uçağıdır o... (İzlemediyseniz muhakkak tavsiye ederim, youtubeda Van devlet tiyatrosu oyuncularının oynadığı biraz daha farklı versiyonu var.)

*24 Ocak: Binbir emeklerle hazırladığım, çocuğum gibi olan tezimi tamamlayıp jüriye sunmanın haklı mutluluğu ve değerli hocalarımdan aldığım güzel geri dönütleri hiç unutamayacağım. Okul kokusu, kütüphane kokusu, akademiye duyduğum saygı ve sevgi yüksek lisansın bitiyor olmasıyla asla bitmeyecekti ancak İstanbul Üniversitesi'ne o güzel 3 yıl kadar da sık gelemeyecek olmanın burukluğu vardı içimde.

*Akşamında Fado müziğinin(Portekiz halk müziği) önemli temsilcilerinden Antonio Zambujo'yu dinlemeye gidecektik. Bana bundan daha güzel hediye olabilir miydi? Ayım, yükselenim hava elementi destekçisiyken bir yerde içimde Venüs ve Merkür'ü taşıyorken en güzel kutlama hediyem sanat içermişti..

Buraya da bırakayım Antonio Zambujo'nun güzel sesini Pica do 7 eseriyle:
Bence bu sesle ve Fado ile tanışmalısınız!

Resmen tezimin bitişiyle sanat dolu bir 2020 devam edecekti. Yıla başlarken tiyatroyla açmıştık. Devamında neredeyse 2 haftada bir muhteşem oyunlar izleyerek sanat dolu bir yıl geçirecektim. 'Hanımefendinin Ziyareti'nin son gösterim oyununa yetişmek vs. güzel gidecek diyordu içimden bir ses bu yıl verimli.

Kobe Bryant'ın ölüm haberiyle 26 Ocak ne oluyor, olacak dedirtecekti.Ardından gelen felaket haberleri, deprem yaşama dört elle sarıl, anın tadını çıkar mottosunu geri getirecekti hayatlarımıza.

Arkasından gelen günlerde rastgele girdiğim bir kafede şans kurabiyesi çekecektim. Bakın çıkan nota hala unutmam: "Bakış açını değiştir, bambaşka bir şey göreceksin." Ah bu yazı ve ardından yaşananlar…

Şubat'a canım Tezer Özlü'nün pek sevdiğim 'Çocukluğumun Soğuk Geceleri' ile girmiştik. Gelişinden gidişine kadar 2020 Şubat bir şeyleri kendi içimde bitirirken yeni bir Aslı'yı keşfetmeme mi sebep olacaktı? 

***Veee 7 Şubat canım abime kavuşma zamanı Nürnberg ile başlayan yolculuk Türingiya eyaletinin güzel şehirleriyle devam edecekti. 12 Şubat'a kadar unutamayacağım bu seyahatin sonundaki tren yolculuğumda yazdıklarım, o trende çektiğim videoda Aslı'nın büyüdüğüne tanıklık edecektim. Bu seyahat uzun ve çok kıymetli belki de Almanya pandemi öncesi dönüm noktamdı. 12 Şubat'ta uçakta Sunay Akın ile karşılaşmamız ve bana verdiği not ile gecemin aydınlandığını hissediyordum.

**15 Şubat: Araba aldım… İnsanlık için küçük benim için maskesiz büyük adımlar serimden. Zamanlaması müthiş, onla bağ kuracağım, üzüldüğüm zamanlarda son ses müzikle kendimi yollara vuracağım muhteşem zamanlar..

15 Şubat (Çın Sabahta oyunu): 'Tahta kapı kapanır, altın kapı açılır.' Bitireceklerin sonrası gelecekler güzel olabilir, sabret diyordu.

Almanca için Karaköy'de mekik dokuyarak geçecek bir Şubat, şirket etkinliği, sonunda izlediğim 'Leyla ile Mecnun' oyunu ve 'Kanlı Komedya'nın muazzam replikleri…

*****Mart ah Mart... Pandemi vurmadan önceki versiyonunda araba kullanmayı öğrenecektim. Özgürlüğü tadacaktım derken 16 Mart haftası Covid-19 resmen patladı ve bir anda önüm, sağım, solum, arkam her yer dezenfektan, kolonya, zoom toplantıları, sanal sanat etkinlikleri,  canlı yayın motivasyon konserleri, bahçede geçen öğle araları, özgürlüğe dair özlemler, eski fotoğrafların albümlerden çıkması, babamın bana kahve yapması (gülmeyin zira pandeminin ilk sahnesi gibi bu tatlı sahneyi aklımdan silemiyorum:)), mutfakla aramda mevcut acayip bağa dönüş, yemek ve tatlılarla aramdaki çekimi anımsamam, Brazzaville konserinin iptal olması, evde geçen mevsimler, çok kitap, çok müzik, çok film, çok mutfak, online dersler içeriyordu tabi Karaköy'e kursa, seyahatlere duyulan derin özlemle…

****İlk kez Nisan'da sokağa çıkma kısıtlamasıyla canım sakin semtim Küçükyalı'nın bile bir anda dolup taşan akşamları, zoomda sanal beklemeler, karantinada geçen doğum günleri, hava alma eylemini arabanın camını açarak deneyimlemeler, canlı yayınlar açmam; çocuklara masal okumam, yazılarımdan bahsetmem hatta şarkı söylemem şoku, fırın fırıncılık unsurlarındaki mükemmel gelişimim, gelişimimiz….

Artık anılarda yaşamaya başlamak, her gün önüme çıkan bir fotoğrafla, gidemediğim şehirlerin gıdalarını sipariş vermeler,  hıdırellezi, baharı evde karşılamak.

Tema hep 'özlemek'ken ip atlamaya geri dönmek, spora geri dönmek, yarım kalan işleri tamamlamak Nisan baharı böyle müjdeliyordu.

**Mayıs amatör radyo programlarımla müziğe olan sevgimi bir avuç değerli arkadaşımla paylaşarak sanatsal bakış açıma keyif katacaktı bu serüven sanırım gelen en güzel serüvenlerdendi tadı damağımda kalan, belli mi olur belki yine bir gün buluşuruz.

Mayıs bitmeden çok uzun zamandır izlemediğim dizi camiasında "Anne with An E" ile giriş ve bunun getirecekleri bir diziden fazlası olacaktı. Bazen bazı bitişlerin güzel başka başlangıçları getirdiğini yıllarca inkar eden bana güzel dersler..

*** Haziran, 2 Haziran ilk kez arabayla karşıya geçişimin heyecanı hem de ekiple :) Sonrasında ne bilecektim 6 aydır sık sık ofise gitmek için İstanbul trafiğiyle selamlaşacağımı. Tatlı heyecanlarla başlayan stresli yolculuklarımla müzik kültürüme bile katkı sağladığını düşünüyorum :) (Yaşasın optimistlik!:)) Buradan sevgili direksiyon hocam Mehtap Ünal'a kocaman teşekkürler..

***Aslı çok otokontrollüsün, bırak direksiyonu sıkmayı, yolun sürüşün keyfini çıkar darken hayatımda giden şeylerin de aynı akış teorisinde gitmesi gerektiğini anlattığının farkında değildi, tıpkı araba kullanmak gibi bu hayatın direksiyonu sende ne yöne çevirirsen o yöne gider. Yolculuğun tadını da çıkarabilirsin, trafikte yıllarca sıkışabilirsin de seçim senin...

*** Haziran, Temmuz: Sahiller, ormanlar, dostlarla açık alan buluşmaları, daha çok yazmalar, evden çalışmayla değişen sosyal hayat anlayışı, o aralıkta açık hava sanat buluşması, uzun zaman sonra gelen yolculuk…

***Ağustos, 2 kısa seyahat, denize kavuşma, yılın kapanışına yakın biriken anılar, yeni tanışmalar, karşılaşmalar, bitişlerden sonra gelecek başlangıçlar…

Ağustos biterken "Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku"yu izlemiştim. Bazı zamanlarda hayatın dönüm noktasına sebep olmasa da ne istediğine, ne beklediğine ışık tutan filmler/şarkılar/yazmalar/karşılaşmalar yaşıyoruz.

*****Eylül… Bülent Ortaçgil şarkısı bırakmak istiyorum. Zira Eylül içimdeki mutlu Aslı'ya imkan tanıyacak bir yolculuk teklif ediyordu, ilk kez yüzüm uzun zaman sonra gülecek miydi? Daha çok mu yazacaktım?  Daha çok mu kendimi keşfedecektim, doğum günüme az kala sonbaharı yine umutla mı karşılayacaktım? Anlar önemliydi hep devamını düşünen Aslı'm anlarla mutlu olacaktı bir dahası gelir/gelmez sorgulamadan. Olumsuz bile geçse en çok şey katan mevsim hep güzel sonbaharımdı. 4 mevsimi yaşatsa da aynı anda bünyesinde ilaç gibi gelirdi biliyordum.


Ekim: Daha çok spor yap, yüz, kendine iyi gelecek şeylere yönel. Meditasyon, sanat, okuma, yazma, beslenme, erken kalkıp erken yol alma, işlerde sorumlulukların tam hızla devamı,renkli ve derin Aslı… Canım Ekim yine güzel gelmişti.

***Veee Kasım evet daha girişinde Covid süreciyle gerçek anlamda tanışma, içsel dünyaya çekilme ama kıştan ümidi kesmeme, çok şey var Kasım'da en az 2020 kadar dolu bir ay. Yenilen, dostları sevdiklerini hatırla, şükret, kendine iyi bak ayı ve daha pek çoğu..

Derken devam eden Aralık'ın son günleri güzel ve özel deneyimlerle geçen zamanlar. 

2020 'yi kendiniz için düşünüp yazmanızı önereceğim zira ben bu yazıyı yazarken sonrasında dönüp o kadar çok eksik bıraktığım şey olduğunu fark ettim ki ne çok şey yaşamış, ne çok şey biriktirmişim meğer.
Aslı'ma büyük katkın için teşekkür ederim. Umudu, umutsuzluğu, sevmeyi, yarım kalanları bitirmeyi, vazgeçmeyi, pes etmemeyi, lügatıma kazandırdığın pek çok kelimeyle sen benden memnun kaldıysan ben de senden 'Bilmukabele' memnun kaldım. Hoşçakal ve güzel bir 2021 getir bize 💗

Daha çok kendinizi bulduğunuz, yazdığınız, sanata doyduğunuz, başarıya mutlulukla kavuştuğunuz, sevdiklerinizle birlikte sağlıkla karşıladığınız, aldığınız ve verdiğiniz derslerle kendinizi geliştirerek yolunuza devam ettiğiniz, müziğin hiç susmadığı, kalbinizin ve beyninizin huzurla size eşlik ettiği, samimiyet, nezaket, güzelliklerle karşılaştığınız anların, nice keşif ve öğreti, aşk dolu bir yeni yıl gelsin hayatınıza, hayatımıza. 
Keşke yerine 'iyi ki' haznemiz dolsun, hazinemiz bol olsun!


Hoş gel 2021! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...