Ana içeriğe atla

Atatürk Arberotumu

 ATATÜRK ARBORETUMU
İstanbul'u keşfetmek her gün bir nicesiyle.Şaşırmak ve renklere bir kez daha hayran kalmak.Gezmelerimin ana temalarını bu cümleler oluşturdu hep. Kapadokya'nın beni büyüleyici atmosferinden sonra atmosferiyle,huzuruyla hayran bırakan bir yer daha Atatürk Arberotumu...


Sarıyer'de Kemerburgaz yolunda olan bu devasa bahçe Belgrad ormanının girişinde yer alıyor.Anadolu yakasından gidecekseniz bizim gibi biraz uzun bir yolculuk olacak ama sabrınıza da değecek.Haftasonu giderseniz 5 YTL gibi cüzzi bir rakamla huzura tanık olabilirsiniz.Nitekim bir kere  gitmek bulunduğunuz noktaya ne kadar uzak olursa olsun kereleri artıracaktır.



Bu botanik bahçesinde yok yok.Hemen her türlü bitki sergilenirken,dinlenmek isterseniz bir ağaç altı bulmanıza da gerek yok,zaten her yer yeşil,her yer ağaç.



Ayrıca burada yürürken rast gelmenizin olası olduğu bir şeyde düğün öncesi çekimleri. :)
İçeriye yiyecek sokmak,piknik yapma amacıyla girmek,doğaya zarar vereceğinizi hissettiren bir imaj yasak..Zaten böylesine güzellikleriyle korunmuş bir yere de böylesi yakışırdı.
 Kendimi bu sulara bırakmamam bir mucizeydi.:)

Sonraki durak, Sarıyer.Yağmurun yoğun bir şekilde bastırdığı anlarda,karnımızda acıkmışken sahilin nefis görüntüsüyle en uygun yer Sarıyer-Büyükdere olmuştu.


Satılık bir evi merakımız üzerine emlakçıyı arayıp sorduğumuzda,ücretinin 8 Trilyon olduğunu öğrenince usulca selam verdikten sonra uzaklaşmıştık oradan.Neticede henüz öğrenci olan 2 arkadaş için burası ütopik görünüyordu o an:)

Burada bir çay bahçesi var.(Büyükdere çay bahçesi) Bilinenlerden biraz farklı.Hemen önünüzde deniz,içerideki ilginç dekorları ve kapalı alanıyla rakiplerinin önüne geçmesi normal.Ayrıca ayvalık tostu ile bir çayı var ki 5 yıldızlı pek çok yerden daha çok tatmin edecek sizi.
Buralara gelirseniz ya da geldiyseniz siz de huzura hoş geldiniz!:)










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi ki doğdum / Versiyon 32 - Londra 🎊

32 sene. Dile kolay ve her sene için biriktirdiğim şükür sebeplerim var. Bu yıl yeni yaşın arefesinde yine özlediğim abimle kavuşmayı İsviçre’de başlatıp, Eylül’ü kapatırken akrabalarla düğün buluşması Almanya ve yeni yaşın ilk gününe planlanan Londra seyahati. Kendime verebileceğim en güzel hediye hep deneyimler oldu hayatım boyunca. Durmayı sevemedim, hareket hiç eksilmesin diledim sağlık oldukça 🙏 İyi bir insan olma gayemi farklı deneyimlerle buluşturuyorum. Geçen yıl doğum günümü Paris’te geçirirken aşk dilemiştim, elbet artık birinin varlığı ama ötesinde gördüğüm her şey de aşk, tıpkı Paris’te hissettiğim özel anlar gibi. Bu dileğim 2024’te yerini buldu diye hissediyorum. 😊 Şimdi Londra dileğimi düşününce; hayatımın; mental, ilişkisel, kariyer ve vizyonu en güçlü ve farkındalıklı yolculuğunu diliyorum.  Londra'ya gelecek olursak nefisti. Huzurlu bir Ekim ayı kattı bana. Bolca tavsiyeler çıktı hem gastronomik hem turistik. Bunları ayrı bir yazımda sizlerle paylaşacağım, ...

Hâlâ Öğreniyorum🌿

Herkesin öğrenme motivasyonu elbette farklıdır.  Kimi için bu motivasyon içsel bir keşif süreci, kimi için dışsal beklentiler ya da sosyal bağlardır. Bazıları yalnızca merak ettiği için öğrenir, bazıları bir amaç uğruna... Benim içinse bu tek bir kategoriyle sınırlanamayacak kadar çok katmanlı. Ama galiba en baskın olanı “anlam arayışı” - içten gelen, derin bir keşfetme isteği. Bazen annemin göbek bağımı üniversiteye gömdüğünden şüphe ederim. :) Yeni şeyler öğrenmeye, yeni şeyler denemeye olan merakım; yaş aldıkça azalmadı, aksine arttı. Yaşla birebir paralel ilerlemeyen bu yolculukta eminim benden çok daha meraklı, iştahlı olanlarınız da var. Derinleşmeyi savunup, tek bir uzmanlık alanında ilerlemenin doğru olduğunu düşünenler de. Ben “herkesin doğrusu kendine” diyenlerdenim. Size bir reçete veremem; "doğru malzemeler şunlardır" diyemem, çünkü bana göre herkes biricik ve herkesin formülü de kendine özgü. Ama biliyorum ki, mesleğim gereği tanıdığım ve tanıştığım pek çok ge...

La Finestra Di Fronte(Karşı Pencere)

Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi  Türk-İtalyan senarist yönetmen olan Ferzan Özpetek’in 2003 yapımı bir filmi La Finestra Di Fronte yani Türkçe adıyla Karşı Pencere. Benimde zaman zaman müzik çalarımda Gocce Di Memoria'nın çalmasıyla  aklıma gelir. Sezen Aksu’nun büyüleyici sesiyle başlayan film kapanışında ise Georgia’nın seslendirdiği çok başarılı bir şarkı Gocce Di Memoria’yı kazandırmıştı hayatlarımıza. En azından benim hayatıma.Tango sahnesinde Historia de un amor ise başka bir şaheserdi notaların dile gelmesinin hikayesiyle... Bu film, karşı pencereden aşka bakmayı anlatır. Giovanna karakteri ve yasak aşkı. Karşı çıkarız kabul etmeyiz. Ama aşktır ya da ilgisizliğin ilgi arayışıdır. Başrol oyuncusuna kızarız yaptığının yanlış olduğunu düşünerek. Filmi izledikçe de sanki biraz daha anlamaya başlarız onu. İlgi duyduğu komşusu ileyken bu kez de kendisine, evine, çocuklarına karşı pencereden bakması artık hikayeyi ba...