Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Saygı ve minnetle

Üniversitede ki ilk dersinizi hatırlıyor musunuz? Ben anımsıyorum en azından Tansu hocamızla ilk dersimizi.İçeriye uzun boylu,dimdik bir adam girmişti ilk izlenim yılların verdiği tecrübeyi dik omuzlarında ve kendinden emin gözlerinde taşıyor olmasıydı. Bilim diyordu başta bilimle bağdaştırılmayacağını sandığımız bir anlatı gibi gelse de hepimiz pür dikkat zevkle dersin etkisindeydik.Yabancı kültürler, mantıklı temele ve yaşadığı deneyimlere dayandırdığı örnekler...Sonuçta bir Profesör ne var bunda deseniz de başka bir şey vardı.Bugün durup bir kez daha düşündüm anlatmaya çalıştığı şeyleri... Çok fazla ödev verişi,sınavdan önce hazırlattığı çalışma kağıtları ve bir o kadar zekice hazırlanmış ingilizce sınav soruları,ansızın sözlü sınava tabi tutması...Hayır anlatmaya çalıştığı bizi daha bilgili yapmak adına şeylere dayalı değildi anlatmaya çalıştığı tek bir kelimeydi: " Düşünün " size sunulan ya da sizin sunduğunuz salt bilgi yetersiz ve düşünürseniz tek bir doğru olm

Yol Günlüğü

Bir başlangıç yapacak olursam, burada ki minicik yazıların hiçbiri yazmak için yazılmadı.Her yolculuk bir hikayeyse de İstanbul trafiğinde uzun hikayeleriniz hepinizin olmuştur.Bazen uyumak yerine şekillenir onlar.İş dönüşü kulağınıza gelen bir müzik bir hikaye anlatır, siz de dinlersiniz. İşte o fondaki 3 şarkının kahramanlarının 3 küçük hikayesi: 11 Kasım- Koşarken Konuşalamayanlar Buluşmalarımız,yetişmelerimiz var koşuyoruz.Acelemiz var hep,duramıyoruz. Sabredemeyen zihinlerimize yorgun bedenlerimiz eşlik ediyor düşüyoruz.Kalkmak için mücadele ederken yine bir telaşımız var,zamanımız yok.Koşarken farkına varamıyoruz duranların. E onlarda durduramıyor tabi.Karşılaşamıyoruz,tanışamıyoruz,yetişemiyoruz,bulamıyoruz... E o kadar yolu boşuna mı koştuk diye sorgulamalarımıza bile geç kalıyoruz.Başlatmak istediklerimiz bitiyor.Cam kenarı yolculukları yapıp uyumalarımız gibi farkına varamadığımız,kaçırdığımız çokça şey. Kavuşamadıklarımız olduğu gibi konuşamadıklarımız da kalıyor.

Sıra arkadaşları

Bazı arkadaşlıklar bir sıra önünüzde bağıra bağıra konuşan birisine kulak misafiri olmakla başlayabilir. 4 yıl önce yolculuğunuz amfi denen yerde başlarken gözünüzde büyütürsünüz ve ‘ya biz lisede iç içe küçücük dünyamızdaydık şimdi burada dünya nasıl olacak ki?’ Bazı arkadaşlıklar da ürkek bir sesle ‘nereden geliyorsun, nerelisin?’ sonra saatlerce sürecek bir sohbetle ilk güne merhaba dermiş. Bazı arkadaşlıkların nasıl başlandığı hatırlanmazmış bile. Sanki onlar hep varmış gibi. Bazı arkadaşlıklar her gün gideceğiniz yolda size eşlik edecek insanların varlığıyla başlarmış. Bazı arkadaşlıklar bir topluluğa girerek, bazıları ‘Pardon aynı sınıftayız da bir şey sormak istedim’ diyerek. Nicesinin hepsinin bir hikâyesi var hayatımda. Bu yazı elbette hepsine ithafen.  Ama bazıları biraz daha farklıydı biraz daha onları içererek… Biz çok kişiydik kocaman bir sınıf. Yinede 4 kişilik sıralarda daha fazlasını yaşabilirsiniz. Arkadaşlıklarınız dostluk hatta bir adım ötey

Xtrem Aventures İstanbul macerası

Yer:Maslak Uniq İstanbul. Aslında 14 ülkede olan şeyin Türkiye'ye yakınımıza gelmesi ve buna teşebbüsümüz kep törenimden 1 gün önce bugündü.:) Ki ben yükseklik korkusu dahil aksiyonlu pek çok maceradan 'Aman uzak durayım.' modumdan  'Bir daha gelelim araya zaman girmesin,Ramazan çıksın yine gelelim bu sefer orta,zor parkura.' moduna ne zaman geçtim sizlere biraz bahsetmek istiyorum. Öncelikle ulaşım kolay. İTÜ Ayazağa Metrosunda inip Maslak plazalar çıkışında çıktıktan sonra minibüsler Uniq İstanbul'un önünden geçiyor.Alternatif ulaşım yolları da vardır elbet ama biz bu şekilde kolay ulaştık tabi öncesinde Marmaray yolculuğumuzda var malum Anadolu yakasından yolculuk:) 3 kişi gittik ve bir saatlik süre ile(35 TL) kolay parkuru aldık. Kolay dediğime bakmayın siz. Yükseklik korkunuzu aşmak için bence bundan daha ideali olamaz:) Bundan sonraki orta ve zor parkurlar ve büyük ihtimal 2 saatlik süreye dahil olacaktır.Gerçi ben kolayı tekrar ve tekrar

Garipçe gezisi

Yemyeşilden maviye bir yolculuk Garipçe, sanki İstanbul'da değilmiş gibi ama Sarıyer'de yer alarak, köyleri çabuk unutmuşuz da 'Bak biz buradayız hatırlasana' der gibi bakarak, herkes şehirde taşların içinde mutlu olmaya çalışırken mutluluk aslında bu köyde çok basitmiş gibi karşılar. Burada rastlayacağınız hemen herkes Karadenizli öyle zaten aşırı bir halkı yok az nüfusu var. Ama bir teyzenin "Kolay gelsin"i "Hoş geldiniz yavrum" ile karşılaması, diğerinin sıcacık mısır ekmeğinden ikram etmesi ya da diğerinin "Kahvaltıyı yaptıktan sonra uğrayın buraya dönüşte bir de çayımızı için" demeleri bence samimiyetin en güzel hallerinden. Bir de gittikten sonra arkadaşımdan öğrendim Erdal Özyağcılar'ın da burada tepede pek güzel bir evi varmış.Çekimlerden nefes almak için gelirmiş.Ne de iyi yapmış ne güzel nefeslik yer. Yalnız ama ayakta bir izlenim veren bu köyde insanların geçim kaynağı balıkçılık. Ağları ören abilere ne kadar zahmetli

Diken olduğumuz hayatlar

Hayatına dokunabildiğimiz insanlar…Bazen gül olup bazen diken olduklarımız… Birilerinin hayatında hep gül olmak istemişimdir.Ama diken olmayı becerdiğim hayatlarda oldu elbet. Diken olmayı becermek.Diken olmak,kanatmak,huzursuz etmek. Gül olmayı becerebildiğimiz,hayatlarına girebildiğimiz ve mutlu edebildiğimiz insanlar aynı zamanda bizimde hayatımızda güldürler de... Diken olarak girdiğimiz,gül olarak hissettiğimiz,bizim hayatımızdaki güllerden bellediğimiz insanlarsa işte onlar en zoru,en acıtanı.Tıpkı zaman gibi… Çocuksu hareketlerimiz evet çocuksu hareketlerimiz birilerinin canını acıtabilir biz farkında olmadan.Artık dünya seksek oynarken birinciliği hedeflediğimiz bir yer değil ki seksekte ki başarısızlıktan çok daha büyük meseleler. Yine böyle meselelerde aklıma getiririm eskileri,eski güzel günleri.Değişen ne diye?Değişen ben değilim değişen dünya da değil değişen değişmeme olgusu.Değişmedi dediğimiz her şeyin biraz daha fazla değişmesi. Göz yaşlarım

Edinburgh/ İskoçya seyahati ❤

Önceki süreçleri,heyecanlı bekleyişi, İngiltere vizesi alım aşamalarını geçerek asıl mevzuya gelelim dimi:) Nasıl anlatsam nereden başlasam geziyi birkaç parçaya ayırıp yazmayı düşünüyorum epey bir malzeme olmuş olabilir birikmiş.Sizler de gitmek isterseniz daha fazla faydalanmış olursunuz umarım J Şimdiden şunu söylemeliyim herkes gördüğü ve sevdiği ilk yere bir sıfat verir.Aşk der, ilk göz ağrım der ben  tanımımı ‘ Hatırlamayı hep istediğim bir rüya ’ olarak kullanacağım. Takvimler 4 Şubat'ı gösterdi. Her şey hazır ve yolculuk başlasın! Kelt müziğini yazımın başına koyuyum da belki onu açıp yazıyı okumak istersiniz:) İlk yurt dışı deneyimimle ilgili ilk merak ettiğim şey tabi ki yolculuğun nasıl geçeceği belirsizliği. Büyük Britanya sınırına girdiğimizde özellikle son yarım saate kadar(Biraz hava muhalefeti sarsıntısı) cam kenarında 3 kişilik yerde tek başıma yolculuğun keyfi bambaşkaydı. İlkim özel olmuştu gerçekten… Gökyüzünden Edinburgh'un ihtişamıy

Bana Masal Anlatma filmi incelemesi

Bazen masallara inanırız gerçek olamasa da hatta bazen masallarla bazende masallarda yaşarız.Size spoiler vermeyeceğim tabi ki filmle ilgili söylemek istediklerim bu kadardı. Oyunculuklar mı hepsi yerli yerinde fazlasıyla :) Filmin senaristi ve yönetmeni Burak Aksak'ı Leyla ile Mecnun'u(senaristiydi) izleyenler iyi bilirler ki bu adam bir şeyi  dümdüz yazmaz ha öyle gözükebilir ama içini hayal gücümüzle doldurmak bize kalır.(Burada sadece 1 bölümü izleyip ne bu ya diyen arkadaşlarıma atıfta bulunarak tabi ki özgür izleyici kitlemiz var herkesin kalite anlayışı farklı olacak ki çeşitlilikten güzellik doğsun:)) Göndermeler yapar kurulu düzene,dünyaya yine anlamak bize kalır. 'Al bu balık' çılardan değildir kısacası bence. Bu filme genç bir sinemacının emeği, Leyla ile Mecnun  severi,canım sıkıldı vaktimi değerlendiriyimci, hep üzülüyoruz zaten gülmeyi özledimci,herkes Mucizeye gidiyor bende buna gideyimci sıfatları türetebildiğimiz kadar türetelim ki bence