Yıllar oldu Adana gezimizden pek severim bu fotoğrafı, huzurlu bir giriş gibi. Bazen yoruluyoruz, o bazen, ara sıra, sık sık oluyor. Sıklık zarfları değişiyor da değişmeyen yorgunluk... Kuşaklar arası yorgunluk kat sayısı tartışılıyor. Bizler yorgunluğu cümle içinde kullanmaması gereken kuşaktanız ya, daha çok yorulacağımız yol var çünkü. Yine de çıktığımız yol bile yorgunluğu ilmek ilmek anlatıyor. Yıllar geçiyor, bazen karşılaşıyoruz yıllar öncekilerle, yorgunuz ya yıllardır karşılaşamamamız da bu yüzden... Evden dışarı çıkmak istemiyoruz, Sakin'in hamur işleri şarkısındaki gibi, yüksek sesle içimizden çığırıyoruz "Kapıyı açasım yok dışarı çıkasım daaaaa" e çünkü yorgunuz. Yine de bazen çıkıyoruz, geziyoruz, koşuyoruz sanki nefes almaya açız, durmuyoruz yoruluyoruz. Birileri bir şeyler anlatıyor, anlamıyoruz, anlamlandıramıyoruz yorgunluk o kadar ağır ki kaldıramıyoruz, küsüyoruz o birilerine, birşeylere. Küstüklerimiz sırtımızda taşımaya başladığımı
İstanbul Üniversitesi yüksek lisans yolculuğunu bitirmiş, iş hayatında İK'cı, hayatının yarısı yolculuk olan, yazmayı, seyahat etmeyi, müziği, yemeği seven bir de etrafındaki güzel insanlarla huzurlu bir hayatı yeğleyen, zamane olamayacak kadar geçmiş yaşıyla ancak hâlâ seksek oynayacak kadar çocuk ruhuyla, hayatın ona getireceği güzelliklerin geleceğine inanıp çabalayan,hepsinden öte kısacası iyi bir insan olmaya çabalayan evrendeki milyonlarca noktadan biri.