Yemyeşilden maviye bir yolculuk Garipçe, sanki İstanbul'da değilmiş gibi ama Sarıyer'de yer alarak, köyleri çabuk unutmuşuz da 'Bak biz buradayız hatırlasana' der gibi bakarak, herkes şehirde taşların içinde mutlu olmaya çalışırken mutluluk aslında bu köyde çok basitmiş gibi karşılar. Burada rastlayacağınız hemen herkes Karadenizli öyle zaten aşırı bir halkı yok az nüfusu var. Ama bir teyzenin "Kolay gelsin"i "Hoş geldiniz yavrum" ile karşılaması, diğerinin sıcacık mısır ekmeğinden ikram etmesi ya da diğerinin "Kahvaltıyı yaptıktan sonra uğrayın buraya dönüşte bir de çayımızı için" demeleri bence samimiyetin en güzel hallerinden. Bir de gittikten sonra arkadaşımdan öğrendim Erdal Özyağcılar'ın da burada tepede pek güzel bir evi varmış.Çekimlerden nefes almak için gelirmiş.Ne de iyi yapmış ne güzel nefeslik yer. Yalnız ama ayakta bir izlenim veren bu köyde insanların geçim kaynağı balıkçılık. Ağları ören abilere ne kadar zahmetli
İstanbul Üniversitesi yüksek lisans yolculuğunu bitirmiş, iş hayatında İK'cı, hayatının yarısı yolculuk olan, yazmayı, seyahat etmeyi, müziği, yemeği seven bir de etrafındaki güzel insanlarla huzurlu bir hayatı yeğleyen, zamane olamayacak kadar geçmiş yaşıyla ancak hâlâ seksek oynayacak kadar çocuk ruhuyla, hayatın ona getireceği güzelliklerin geleceğine inanıp çabalayan,hepsinden öte kısacası iyi bir insan olmaya çabalayan evrendeki milyonlarca noktadan biri.