Bu gece uzun, uykusuz, bol düşünceli, düşünmekten kaybolmalı, kaybolurken kendini sorgulamalı, ayın karanlığında ışığını aramalı, dönmeli içe, dönüşmeli içteki saklı güce... Böyle astrolojik günlerden mi bilmem fakat genelde dolunay zamanları uyku bir türlü tutmaz, bir sanat dalına tutunmalı, şarkılara, sözlere aslında en çok yazmalara sarılarak günü atlatmaya çalışırım. Hepimizin aslı'na dokunmak için sığındığı güzel zamanlar gibi... Sorgulamalar yaşadıklarımızı, gücümüzü, kendimize keşfimizi, bu evrendeki varlığımızı, hayallerimizi, neyi istediğimizi, neyi beklediğimizi, hak ettiklerimizi derken diğer tarafta zıddıyla kaim oluşturacak güçsüzlüklerimizi, kaybolmalarımızı, haksızlığa uğramalarımızı, neyi umarken neyi bulmalarımıza dokunuş. Evet öze iniyoruz yolculuğa hazır mısınız? Çünkü en çok kendinizle baş başa kalıp düşüncelere gark olduğunuzda özdeki korku açığa çıkar ve o korkuyla yüzleşip, bağışlayamadığınız tüm geçmişi bağışlayıp aydınlığa kavuşmayı bekler öz. Her ne kadar
İstanbul Üniversitesi yüksek lisans yolculuğunu bitirmiş, iş hayatında İK'cı, hayatının yarısı yolculuk olan, yazmayı, seyahat etmeyi, müziği, yemeği seven bir de etrafındaki güzel insanlarla huzurlu bir hayatı yeğleyen, zamane olamayacak kadar geçmiş yaşıyla ancak hâlâ seksek oynayacak kadar çocuk ruhuyla, hayatın ona getireceği güzelliklerin geleceğine inanıp çabalayan,hepsinden öte kısacası iyi bir insan olmaya çabalayan evrendeki milyonlarca noktadan biri.