Şu ara yoğunca denemeler yazıyorum, yazmak için yazmaktan ziyade eskisi gibi içten gelişlerle, belki geçmiş bir hayali geleceğe taşımak için bilemiyorum zaman gösterecek ama bloğa da güneş doğsun, mola bitsin istedim. :) Vizyonda bir sürü film varsa da beni bilen bilir: İçerisinde sevdiğim bir oyuncu, bir senarist ya da yönetmen barındırıyorsa yanlı oluyor ve muhakkak onu izliyorum, kabul. Ama şimdiye kadar bu bakış açım beni hiç yanıltmadı. Tabi ki çok sevdiğim Ali Atay'ın Limonatası da var ilk filmi değil ama tadı başka filmi bu ve içerikten de anladığınız üzere konumuz, Ölümlü dünya. Üstelik bir filmi ikinci kere izliyordum, uzun zaman sonra. Kaleminde ve yönetmenliğinde sevgili Ali Atay kişisini barındıran bu film koşturdu sinemaya ve iyi ki. İki gidişimde güzel anılar barındırıyor ilki ilk gününde, ikinci izleyişim bugün de üniversite yol arkadaşlarımdan biriyleydi, pek güzel oldu. Not: Ferzan Özpetek yapımı, Serra Yılmaz yönetmenliğinde bana göre analiz/toplumsal el
İstanbul Üniversitesi yüksek lisans yolculuğunu bitirmiş, iş hayatında İK'cı, hayatının yarısı yolculuk olan, yazmayı, seyahat etmeyi, müziği, yemeği seven bir de etrafındaki güzel insanlarla huzurlu bir hayatı yeğleyen, zamane olamayacak kadar geçmiş yaşıyla ancak hâlâ seksek oynayacak kadar çocuk ruhuyla, hayatın ona getireceği güzelliklerin geleceğine inanıp çabalayan,hepsinden öte kısacası iyi bir insan olmaya çabalayan evrendeki milyonlarca noktadan biri.