İkinci bölümle karşınızdayım, hazır mısınız? Şimdiden söyleyeyim bu yazıyı belki 5-6 bölümlük sürecek bir seri şeklinde yazabilirim akışa bağlı. 😀 Siz 'Şarkısı ne Aslı bu yazının?' demeden hemen aşağıya ekliyorum. Oscar Anton- 'Ophelie' hani bazen sürekli çaldığım, hiç susmayan o şarkı. Bir gün 'aşk' konulu bir yazıma fon olmayı hak ediyordu. Ophelie, başrolümüzün hayatındaki insan ve ona aşık olmadığını, başka birini sevdiğini itirafı. Aşık olduğu kişiye gidince iş işten geçmiş midir, hikaye nasıl şekillenmiştir sizin hayal gücünüzle şekilleniyor. Biraz buruk tabi fakat özgürleşmeye koşuş şarkısı gibi hissi bende. Aşk, tam da özgürleştiren bir şey değil mi ruhları.
Özgürlüğüne epey düşkün biriyim. Fakat özgürlüğümü çok da yaşayabildiğimi söyleyemem. Hayat siz neyi önemserseniz oradan sınava tabii tutar. İkili ilişkilerde benim için en önemli şey 'güven' derim. Bilin bakalım en büyük sınavları nereden yaşadım? 😀 Deneyimleyen biri olarak size tavsiyem; bir olguyu, bir değeri çok da büyütmeyin, sistem size bununla ilgili şeyleri olgunlaşana kadar yaşatır. Para da buna dahil, madde dünyası kavramları. Ya da emin misin bu değerin senin için çok da önemli olduğuna der ve yokluğuyla sınadığı başka değerlerle sizi baş başa bırakır. Siz de sizin için önemli olanın, göz ardı edemeyeceğiniz şeyin ne/ neler olduğunu bulana kadar çocuk kalırsınız. Ha büyümek isteyen var mı meçhul, büyümek demeyelim de akıllanmak isteyebiliyorsunuz sonunda ister istemez. 😀
İlk bölümde aşkın daha derin bir ifade olduğuna inanmamdan dolayı geçmiş dönemlerde yaşasaydım mutlu olacağımı düşünen teyzeden bahsetmiştim size. (Lütfen Aşk-birinci bölümü okumadıysanız okuyun.🙈) Bu teyze hepimiz için bir ışık aslında. İçinde bulunduğunuz ilişkiye, sizin için aşkın tanımına, ilerleyince dönüşen 'sevgi' yolculuğunda hislerinizin aynı olup olmayışına, ilişkideki beklentilerinize, hatta kendi jenerasyonunuza, yalnızsanız sebeplerine, yüzleşmekten korktuklarınıza, farkında olmadan pek çok şeye ışık tutuyor o teyzenin bana söylediği kısacık bir tahlil.
3 yıl önce bugün pandoranın kutusu açılmadan önceki Aslıymışım. Bu konuyu şu an yazmam tesadüfi, yahut bir dönüşüme hazırlıyor belki de beni bilemiyorum, zaman gösterecek. Fotoğraflar çıktı karşıma mutlu bir seyahatimden. 27 yaşın dönüşümü tam da hayatımda gerçek manada daha öncekilere hiç benzemeyen bu konuya geçişi barındırıyormuş. E o zaman hazır mısınız 'Aşk-ikinci bölüm' başlıyor.🌟
Genelde derin olandan kaçmak kolayı seçmektir. Varsa yüzeysel ilişkilerle iki tarafın çıkarına hizmet eden bir anlaşma ile bir ömrü farkında olmadan heba etmek isteyenler sizi yüreklendiremeyeceğim. Zira öyle bir şeyin içinde zaten 'aşk' yok. Aslı aşk oldu da sonu ne oldu sende anlatsana biraz derseniz de deneyime haksızlık olur. Zaten ben yola illa sonunda bu olsun diye çıkmam çoğu zaman. Yol bana bir şey sunar, yaşamda cesaretle kendim olarak yola eşlik ederim. Belki mesleğim belki karakterimden dolayı duygularımı da iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Epey zor bu duyguyu yaşamam ondan ifadesi emin, güçlü ve az oldu. Sanmayın sevgi dolu biriyim diye sürekli birine aşık oluyorum bu totalde o kadar az ki hatta şimdi itiraf edince kendime gerçek manada sadece 1 kişi. Diğer ikisi aşk yanılsaması. Beni tanıyanlar bu duruma şaşırmaz. Astrologlar bilir Venüs'üm akrepte. Az fakat derin felsefesi var. Bir duyguyu yaşamadan yaşıyormuş gibi yapmak da Aslı'ma ters.😀
Aşkta mutlu son var mı, aşk zarar verir mi falan filan klişelerine girerseniz zaten açmadan kapatın bu defteri. Kendinizi keşfederken her şeyi biliyor musunuz? Örneğin, ben buradan başka bir yerde yaşayamam diyen biri, bir zaman sonra çok uzaklarda mutlu olabiliyor. Bu işi yapamam diyen biri o işte parmakla gösterilen halini alabiliyor. Yani her şeyi bilerek, hesaplayarak, kesin kanılarla yola çıkmak mutluluk ve güvenli alan mı sağlıyor sizce? İlişkide de şunu bekliyorum, hesaplarla, stratejilerle yok zenginmiş, osu busu varmış, yaşı var işte kıymetimi bilir, korur kollar, feleğin çemberinden geçmiş, deneyimli üzmez beni vs. mantığınıza oturtmaya çalıştığınız çoğu olgu ile çıktığınız yollarda mutlu mu oldunuz her zaman? (Çevremden, gözlemlerimden örneklendirdiğim bir kaç düşünce sadece bunlar.) Ya da denenmiş kanıtlanmış bir şey mi ilişkilerdeki mutluluk olgusu. O zaman neden mantıkla yapılan evliliklerin çoğunda mutluluk hakim değil?
Bir insanı tam anlamıyla çözebilir misiniz? Karpuz mu bu iyi çıktığını anlayacak ya da bu beni ileriye götürür, mantıklı olur ile yaşamınıza mana katacak. Kalbimi mutlu etmediğim bir hayatta 2 kişi olmanın bir manasını bulamıyorum. Kendimi seviyor ve önem veriyor oluşuma ikna olmam tam da bundan. Kalbim en kıymetli parçalarımdan, mış gibi yaparak kendimi ve karşımdakini bir kafese kapatmak istemiyorum sanırım. Ondan illa olsun diye bir hikayede göremezsiniz beni, umarım görmezsiniz de tabi.😀
Aşk-2.bölüm ile bir sürü soru/sorgu içeriyor burada tadında bırakalım. 3.bölümde çevre ve aşk döngüsünde aile, arkadaşlar, 3.kişilerdeki yansımalar filan akış ne getirirse devam ederiz. Zira iki kişinin yaşadığı aşklar istenen. Burası Türkiye, herkesin karıştığı ve yorum yaptığı 10 kişilik ilişkilerle dallas tadında böyle böyle dizi çıkacak kadar seriye bağladığım bir yazıya gidebilir. 😂
Dedim size negatif deneyimlere rağmen pozitife bağlayacak bir şey buluyorum. Bulmalıyız, mutlu olmayı hak eden her birey için yazının finali gülümseme içermeli.
Aşkla kalın. 💖 İlk bölüme yorumlarınız da her zaman ki gibi çok mutlu etti beni. Yine beğenirseniz yorum yapmanız mutlu eder. 3.bölümde heyecanla görüşmek üzere. 🤩
Yorumlar
Yorum Gönder